29.11.2017

Mevlid-İ Nebi Mesajı

           İnsanlığı karanlıktan aydınlığa çıkarmak üzere Yüce Rabbimizin gönderdiği Peygamberimizin (sav) doğumunun sene-i devriyesinin heyecanını yaşıyoruz. Çarşamba gününü perşembeye bağlayan gece, ümmeti olmakla iftihar ettiğimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in varlık âlemini şereflendirmesinin yıl dönümünü idrak edeceğiz.

            Peygamberimiz Hz Muhammed(sav)‘in doğumu; arzın tekrar ilahi vahiy ile kucaklaşacağının bir muştusu, Allah yolunda O’na hiçbir ortak koşmadan, saf bir imanla Allah’a inanıp, O’nun peygamberlerine itaat edenlerin, rahmete ve merhamete kavuşacağının habercisi ve Allah’ın kelamının son kez birinci kaynaktan en duru hali ile insanoğluyla buluşacağının en büyük alametidir.

             Allah (cc) Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim de ‘’Daima Allah’a sığınma ve güvenmeyi, ahlaklı olmayı, herkese iyi muamelede bulunmayı, herkesin iyiliğini istemeyi, özde ve sözde doğru, adaletli, alçak gönüllü, sabırlı, nefsine hakim, ana ve babaya itaatkar, emanetlerine riayet eden, iyiliği emredip kötülükten sakınan, şükür sahibi, hoş görülü ve bağışlayıcı olmayı, yalancılık, hilekarlık, aldatıcılık yapmamayı, hainlik etmemeyi, iftirada bulunmamayı, cimrilik, israf, ihtiras, kıskançlık ve kinden  uzak durmayı, geçim korkusuyla çocukları öldürmemeyi, kan dökmemeyi, zulüme sebep olmamayı, zalimlere yardım etmemeyi, nefis ve şeytanın şerrinden korunmayı, gıybet, dedikodu, içki ,kumar, fuhuş gibi her türlü kötülükten uzak durmayı, yapılan iyiliği başa kalkmamayı ve iyiliğe karşı nankörlük etmemeyi’’ emir ve tavsiye ederken, peygamberlerin ahlak ve meziyetleri de hep bu doğrultuda olmuştur. Peygamberimiz (sav)’i “Yaşayan Kur’an” haline getiren bu ahlaki özellik ve güzellikleri hayatına aktarmasıdır.

             İnsanların değer yargılarını kaybettiği, haramların her çeşidinin yaşandığı, içkinin, zinanın, adam öldürmenin hiçbir cezai hükmünün olmadığı, kadın bedeninin uğursuz sayıldığı, ıssız ve vicdanı suskunların masum bedenleri toprağın bağrına bıraktığı, cehaletin hükümranlığının kanla ve zulümle yazıldığı, neredeyse kimsenin kimseye güveninin olmadığı bir ortamda, Hz. Muhammet (sav) doğruluğun, dürüstlüğün ve güvenilirliğin nişanesi, mazlumun, masumun, garibin, yetimin umudu haline gelmiştir.

             Vahyi ilahiden önce yaşadığı toplumun güvenini kazanmış bir peygamberin ümmeti olarak, O’nun  doğruluk, dürüstlük ve güven bezeli karakterini benimsemiş, yüksek ahlakını özümsemiş, Kur’an ve Sünnet’in aydınlattığı yolda, istikamet üzere yürüyen müslüman bir birey olmak istiyorsak, herşey den önce Hz. Muhammet (sav) yolunu ve izini takip etmemiz gerekir.

              Örnek ve rehberimizin O olması gerektiğini yüce Allah Kuran-ı Kerim’de şöyle ifade eder: “And olsun ki, Allah’ın Rasulünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzab 33/21)

            O’nu örnek almak hiç şüphesiz onu sevmeden onun gibi yaşamadan geçer. Hz. Peygamberi anlamanın Kuran’ı anlamaya, Kuran’ı anlamanın da Hz. Peygamberi anlamaya bağlı olduğunu unutmamak gerekir. Kuran-ı Kerim’de “Allah’ın sevgisine mazhar olmanın Hz. Peygambere uymaktan geçtiği” (Ali İmran 2/31) ’nin vurgulanması, Hz. Peygamberin örnekliğinin müminler için ne kadar önemli olduğunun açık bir ifadesidir. Salat ü selam, tahiyyat ü ikram, her türlü ihtiram ona, âline, ashabına ve etbaına olsun. Onunla gelen vahyin ışığı gönüllerimizi bir kez daha aydınlatsın.

            Bu duygu ve düşüncelerle Mevlid Kandilini tebrik ediyor, başta ülkemiz ve İslâm dünyası olmak üzere tüm insanlığın Peygamber Efendimiz (sas)’in yüce örnekliğinden nasibdar olmasını, hoşgörü, barış, karşılıklı sevgi ve saygıda buluşmasını Cenab-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum.

 

Turgut ERHAN

Batman Müftüsü