07.04.2016

Üç Aylar Ve Regaib Kandili Mesajı

Üç Aylar Ve Regaib Kandili

 

            7 Nisan Perşembeyi Cuma'ya bağlayan gece REGAİB Kandilini idrak edip, Cuma gününden itibaren de Üçaylar’a girmiş olacağız. Ramazan ayının müjdecisi, üç ayların ilk mübarek gecesi, Recep ayının ilk cuma gecesi Regaip, Recep ayının 27. Gecesi Miraç, Şaban ayının 15. Gecesi Berat ve Ramazan ayının 27.Gecesi Kadir Gecesidir.

            Üç Ayların içinde barındırdığı bu gecelerin biz Müslümanlar için ayrı hatıraları vardır. Bu gecelerde kararan kalplerimizi aydınlatmak, yorgun düşen ruhumuzu tazelemek, hayatın genel akışı içerisinde unuttuğumuz kulluk borçlarımızı hatırlamak, yeniden gerek Allah’a gerekse yaratıklara karşı vazife ve sorumluluklarımızı gözden geçirerek yenilenme fırsatı elde etmek, önümüze serilen bu zaman dilimlerini iyi değerlendirmek gerekmektedir. Bir taraftan bu tarz bir muhasebe yaparken diğer taraftan ibadet etmek, Kur’an okumak, Camii ve Mescidlere koşmak, Allah’ın rahmetinin buram buram yağdığı bu maneviyat ikliminden âzami istifade etmek gerekir.

            Peygamber Efendimiz (Sav) Recep ayı girdiğinde şöyle dua ederdi: “Allah’ım,  Recep ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır”.(Kenzü’l-Ummâl,1/79) Bizlerde Recep ve Şaban ayı içerisindeki kutsal zamanları fırsat bilerek Ramazan’ın kokusunu bu aylarda almaya çalışmalıyız. Aynen Yakup (as)’ın oğlu Yusuf (as)’ın kokusunu çok ötelerden aldığı gibi…”Şimdi benim şu gömleğimi götürün, babamın yüzüne koyunda gözü açılsın. Ve bütün ailenizle birlikte bana gelin. Kervan (Mısır’dan) ayrılıp (Yola koyulunca) babaları (yanında bulunanlara): ”Eğer bana bunak demezseniz ben Yusuf’umun kokusunu duyuyorum.”(Yusuf Suresi 93-94.Ayetler) Recep ve Şaban ayının idrak ederken Yusuf (as)’ın kokusunu alan Yakup (as) gibi Ramazan kokusu alabilmeliyiz.

            Allah’ın fazlının, kereminin, bol ihsanının, mağfiretinin ve bağışının en fazla olduğu gece olan Regaib Gecesini idrak ederken. Allah’ın bol bol ikramından istifade edebilmek, gereğince nasiplenebilmek büyük önem arz etmektedir.

            Hz. Muhammed (Sav)’in Hicretten bir süre önce,  Allah’ın emri ile Mescidi Haram’dan alınıp, Mescidi Aksa’ya götürüldüğü, oradan semaları katederek Rabbine yöneltildiği, fevkalade taltiflere ve manevi hediyelere mazhar olduğu gece olan Miraç Gecesini idrak ederken, Miraç olayının öncesinde ve sonrasında Hz Peygamber’in ve ashabının tevhid mücadelesi yolunda katlandıkları eziyet ve sıkıntıları hatırlamak, Rasulullah’ın örnek hayatını gözden geçirerek, Mü’mine yakışan iman dolu bir ruhla değerlendirmek gerekir.

            Aklanma, temiz ve suçsuz çıkmak için bir fırsat olan Berat Gecesinde bol bol tövbe ve istiğfarlarla günahlardan temizlenebilmek, arınabilmek, gecenin manevi değerine binâen, namaz , Kur’an tilaveti , zikir , tesbih ve istiğfarlarla geçirebilmek, hayırlı iş ve eylemlere özel önem verip yönelebilmek büyük önem taşımaktadır.

            Kur’an Kerim’de ismen geçen, hakkında müstakil bir sure bulunan, Duhan suresinin üçüncü ayetinde “Mübarek bir gece” diye nitelendirilen, kutlu, bereketli ve hayrı bol “bin aydan hayırlı, meleklerin ve Ruh’ul Kudüs’ün indiği, tâ fecre kadar esenlik dolu bir gece” olan, Kur’an’ın indirildiği Kadir Gecesinde Hz Muhammed (Sav)’in ifadesiyle “Kim inanarak ve sadece Allah rızası için Kadir gecesinde kalkarsa (o geceyi ihya eder,değerlendirirse) geçmiş günahları bağışlanır”.(Buhari, İman 28,Savm 6) buyurduğu gibi, bu geceyi ihya edebilmek zira “ondan mahrum olanın çok şeyden mahrum olduğunu” (Müsned,II, 230,285) bilebilmek ve ona göre geceyi geçirebilmek gerekir.

            Öz ifadeyle Mü’min gecenin âbidi, gündüzün yiğidi olmaya talip olmalı, bu kutsal gecelerini diriltemeyenlerin mânen ölü sayılacağı da bilinmelidir.

            Hiç şüphesiz üç aylar, geçmişin muhasebesini yapmanın, kendimizi öz denetime tâbi tutmanın, yapıp-ettiklerimizi yeniden değerlendirmenin, geleceğe yönelik planlar yapmanın, tedbirler almanın vaktidir. İbrahim Ethem’e “Dualarımız niçin kabul edilmiyor?” denince O’nun verdiği cevabı kendimize soru yapıp sormalıyız:

            Ey Allah’ı tanıyorum ve seviyorum diyen insan! Borçlu olduğun kulluk vazifeni yerine getirebiliyor musun?

            Kitabım Kur’an’dır diyor okuyorsun. Acaba Kur’an’la amel edip emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınıyor musun?

            Peygamberi sevdiğini söylüyorsun. O’nun sünnetini, ahlakını yaşıyor musun?

            Şeytanın düşman olduğunu biliyorsun. Fakat uygulamalarında onunla dostluk kurup ona tâbi oluyor musun, olmuyor musun?

            Cenneti arzuladığını söylüyorsun. O’na layık olmak için hangi amelleri işliyorsun?

            Cehennemden korktuğunu söylüyorsun. Seni cehenneme götürecek günahlardan kaçınıyor musun?

            Ölümün hak olduğunu bildiğin halde onun için hazırlanıyor musun? Şuan ölüme hazır mısın?

            Başkalarının ayıplarıyla uğraşırken kendi ayıp ve kusurlarını unutuyor musun?

            Allah’ın nimetlerini yediğin halde acaba şükrünü hakkıyla yerine getiriyor musun?

            Ölülerinizi defnediyorsun. Fakat onlardan gerekli ibreti alıyor musun? (Taftazani, Ramazan Efendi 316)

            Tüm bunları ve bunun yanında yaşamımıza anlam katan şeyleri kendimize sorup bir durum değerlendirmesi yapmak, bu mübarek gecelerin, ayların şuuruna varmak demektir. Çoğu zaman günah lekeleriyle kirlenen kalplerimizi, yeniden cilalayabilmek, temizleyip arındırabilmek için bugünleri bir fırsat bilmek gerekir.

            Bu mübarek gün ve gecelerde tövbe, dua, niyaz ve istiğfarlarımızla kendimizi affettirmeye ve Allah’a yaklaşmaya çalışmalıyız. Kendimiz, ailemiz, memleketimiz ve insanlık için ellerimizi açıp, huzur için huzura durup dualar etmeliyiz.

            Bu duygu ve düşüncelerle Regaib kandili ve üç ayların Yüce Rabbimizin istediği manada ihya edilmesini, değerlendirilmesini ve bu mübarek ayların başta şehrimiz, ülkemiz, gönül coğrafyamız ve İslam dünyası olmak üzere tüm insanlığa huzur getirmesini Cenab-ı Mevla’dan niyaz ediyorum.

 

Turgut ERHAN

Batman Müftüsü